as good as

  1. (a) gibi, kadar, âdetâ, hemen hemen.
    as good as new: yeni gibi, âdetâ/hemen hemen yeni.
    He
    looks as good as dead: Ölü gibi görünüyor. (b) … kadar doğru/güvenilir.
    as good as his word: sözü kadar doğru. (c) nerede ise, az kalsın.
    We were as good as drowned: Nerede ise boğuluyorduk.
  2. (bkz: as )2 (14).
sözünün eri olmak, vaadini /sözünü tutmak.
geri kalmamak Verb
altın gibi değerli
hiç kullanılmamış gibi
birini al ötekine vur
Kaybın/başarısızlığın küçüğü de bir, büyüğü de. (Örneğin treni bir dakika farkla kaçırmakla bir saat farkla kaçırmak aynı şeydir). Adjective
aynen karşılık vermek, misilleme yapmak, altta kalmamak, taşı gediğine koymak.
aynıyla karşılık vermek Verb
Ne bileyim? Benim kadar sen de tahmin edebilirsin. Senden fazla bildiğim bir şey yok.
kendini iyi bir konuşmacı olarak görmek Verb
doktor olarak şöhret kazanmış olmak Verb
gelecek için iyi belirti olmak Verb
Amasyanın bardağı, biri olmazsa bir daha. Adjective